8 Haziran 2015 Pazartesi

Antik sevginin saniyeleri.

Duymadığım bir kokuyu sunan sessiz bir şarkı var sanki.
Bir kadının değeri kelimelerden daha fazladır.
Zor bir ziyaretçi.
Görünmez bir cümle hafif adımlarla saklanıyor sanki.
Soyut her şeye sahip gölgeler.
Yazdıklarım yoksul bir bardaki Latin dansı gibi.
Benim rengarenk renklerim karanlıktan ibaret.
Ağaçlar mavi, göl yeşil ve renksiz bir adam.
Pastoral renkler kayıp.
Zaman titriyor.
Geçmiş yıldızların, dönen zamanında tutsak tüm karanlıklar.
Kaybolmuş antik veliaht, yıldız tozları göletin yansıyan gök yüzünde sakin.
Başını önüne eğmiş bir manzara ve ağır yosun kokusu var bu gölette.
Işıklar geri çekiliyor git gel dalgaları gibi.
Nasıl emin olabiliyorsunuz? yaşadığınıza.
En kötü hayal dünyasında yalnızım.
Yaşadığımı bilmemin tek sebebi yaşamıyor olma düşüncelerim.
Gökyüzüne dokuna-bildiğim tek yer su damlaları.
Ya kabus, ya bir rüya; yada bir hiç.
Tatsız Plüton'un şarkısı.
Latin bir kararlılık var bazı şeylerde.
Tutsaklık, tutsak duygulara. 
Haklı çıkarttılar beni tekrardan.
Geceye bir karanlığım.
Aydınlığım siyah, ruhani dünyada.
Yaratılan her şey külleri arzuluyor.
Beceremediğim her şey tek becerim.
Sessizlik aşık olmuş ellerime.
Kelebeğin kanatlarındaki renkler gibi.
Aydınlığın kalın giysileri var ruhunda.
Renklerini görmek isterim.
Biz seninle var olmayan tondaki bir renkle kuşatıldık.
Peri kızının zırhı ve kalkanıyım.
Fısıltılar ile ağırlaşıyor hava.
Fısıltıların aşkı.
Ne ince bir günah.
Tüm bu zamana sahip misin?
Rengarenk dalgaların deniz kızı.
Yarınları dünlerde yaşamak.
Feri sönmüş bir geceydi, cennetin bulutları çok alçakta kasvetli bir sahilde akşamın gölgesi üzerinde boynu bükük bir manzara vardı.
Kaybolmadan önceki günlerdi korku içinde terk edişler başlamıştı.
Tekrarı olmayacak son bir duygu.
Masumiyet var sesinde, ölenlerin çığlıklarını duyuyorum.
Gazete kağıtları ile kapalı pencerem.
Ellerim soğuk korkunç sesler yanımda.
Duyulmayan bir uykuyla beraberim.
Sonu yok gibi sonların.
Rengim siyahın gök kuşağı.
Bir şarkı var sanki dilimde: sözleri hiç olmayan.
Var oluşumda sıkışıp kaldım.
Yapay yaşam zincirini kırıp yeni bir çizelge yarattı.
Sıradanlıklar yazılıyor.
Neyin öncüsüyüm?
Yazdıklarım yoksul bir bardaki Latin dansı gibi.
Bilinmeyen bir dünyada görünmeyen birisi olarak yaşıyorum.
Antik sevginin, ve hiçliğin asırlardır veliahtıyım.
Kelimeler sanki canlı ve uykuda, sihirli bir ses ile uyanmayı bekleyen mısralar.
'' Belkide yalanlar gerçek kadar doğrular. ''

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder