10 Nisan 2015 Cuma

Kimim ben?

Kim olduğumu bilmiyorum. Kim olduğuma sen karar ver diyebileceğim birisini arıyorum; sanki gizliden gizliye yalnızlığı dışlıyorum. 
Ama biliyorum, yalnızlık aslında benim kişiliğim. Kendimi dışlıyorum.
Saatimin üstüne uzandım dışarıya bakıyorum.
Dışarıda gördüğüm şeylerin aslında sadece zihnimde bir kaç frekanstan ibaret olduğunu hatırlıyorum.
İçimdeki seslerden kaçmak için bir yandan anlamsız müziği, diğer yandan saatin tik tak seslerini dinlemeye başladım.
Kulaklığın yalnız kalan ucunu alıp uyuşmuş kolumda ters takılmış saate yaklaştırdım. 
Zamanın sesi yansıttığı müziği, müzik ise geleceğin salt sesinin kalabalığa karışan uğultusunu dinliyordu; uyumadan önce hatırladığım tek şey buydu.
İnsana sadece kelimeler yetmiyor.
Planlarımda hataya yer yok, yaşam yok; kırmızı şarap var.
Viski dökülmüş deri kokusu var odamda.
Dağınık bir düzen var resim kağıtlarımda.
Sadece kendimin bir yansımasıyım;
Bir yarasa gibi aynı yerde dönüp duruyorum.
Su tanecikleri gibiyim her zaman olağan üstü bir şekilde en az direnç gösteren yolu takip ediyorum.
Sözcükler yanlış anlaşılmalara neden olurlar.
Keşke düşünceler olduğu gibi resmedilse.
Yazamadığım şeyler var; her kelimesi hazır olan cümleler.
İnsanlar özgür olmadığının, korkularına yenik düştüklerinin farkında değil.
İçimde sonsuza kadar kalacak düzinelerce kelime var. 
Duymadığım bir çok şarkı var duyduğumda seveceğim.
Neler yaşadığımın bir simgesini çizmeye çalışan klişe biriyim.
İhanet yalnızca insanlar tarafından kabul edilen bir günah.
Farklı olan ben miyim? , yoksa düşünceniz mi?
Bir hayat kadınının şiddet gördüğüne şahit oluyorum şuan.
Adam şanslı yaşama olan bağının benim tarafımdan yok edileceği için.
Acaba kaç kadın kefaret için, bir hayatın kadını?
İnsanlar tatmin olmuş ama hala arayış içinde.
Zaman kazanmak için bazı şeyleri farklı yaparız.
Gerçekten zaman kazanır mıyız? Yoksa o anlık kazandığımızı sandığımız zaman farklı bir gün bizden geri alınır mı? Sahi ne anlatmak için yazdım?

Devamını Oku »