25 Haziran 2015 Perşembe

Neyim ben?

Beta evresi.
Gerçekleri hissettir.
Geçmişin, şimdiki felsefik anlamları.
Ben göremeyecek kadar kör biriyim.
Durgun bir su gibi çürüyor kendindelik.
Ses dalgaları psişik duyuluyor.
Yalan olduğunu bildiğim birisiyim.
Soluk parçalı siyahlar var.
Sezgisiz ve sessiz.
Duygusal senfoniler.
Gerçekleriniz ile alakası olmayan birisiyim.
Yanılsama ve gerçeklik arasındaki ayrımı nasıl yapacağız?
Aşk hipotalamus etkili bir endoplin savunması.
Neden o adam veya kadın?
Tamamlayıcı genetik sinyalimize denk gelen kokusuz fenomon salınımı olabilir mi?
Üreme savaşındaki habersiz katılımcılarız.
Doğuştan gelen korkularımız hangi eski tehlikelere dayalı?
Kişiliklerim, kişiliğim Entropi ilkesi gibi.
Evrenin artan bir düzensizlik konumu mevcuttur.
İnsan beyni zamansal boyut gibi.
Zihin tek bir yönde hislere doğru akar.
Seçimsiz bir yaşam, bir ihtimal sürecidir.
Aşkın korkutucu silahı sekstir.
Doğru kişiyle kullanıldığında evrim teorisi duygusallığı doğadan alarak düzensizliğin baş kaldırmasına engel olur.
Mutluluk evrimi gerçekleşir ve süreçler yeniden boyutlandırılır.
İyilik sevgisine dayalı olan güç kötülüğe oranla oluşan sevgiden daha az olursa ne olur?
Karanlık kötü müdür?
Gerçeklerinizin gerçek olduğuna nasıl inanabiliyorsunuz?
Detaylı düşünmek bir hastalık tır.
Günümüzdeki ismi paranoya.
Sigara dumanı sigaraya geri dönemez bizlerde geri dönemeyiz bu yüzden seçimlerde doğru karar önemlidir.
Geçmiş düzenlenemez.
Anlamadığınızı görebiliyorum, uyanmanız gerektiğini düşünmeniz gerek.
Çünkü ben ve kelimeler sizin deta evresi ile adlandırılan en kötü derin uyku bölümüyüz.
Kadınlar milyonlarca var olan gizli tarihlerin anahtarlarıdır.
Ruhlarındaki kutsal şiiri okumak için bunu bir prense teslim etmek isterler.
Bekleyişler aranmaları.
Sahip olduğunuz tek şey yaptığınız tercihlerdir.
Düzen anlaşılmayı bekleyen bir keşiftir.
Bilim,zaman,evren ve aşk.
Beni tanımamanız gerektiği gerçeliği var.
Yalan söylemek bir kaçıştır.
Zaman da evrenin oluşturduğu yalanlarının bir kaçışıdır.
Bu kaçış evrim teorisini oluşturdu.
Farkındalık ne zaman başladı?
Ne istediğinizi öğrenmelisin.
Sevilmeyen olmak bir ödül mü? 
Bazen kazanırken bile kaybettiğinizi görürsünüz.
Ben sıradanlık yaratan ara yaşamın değersiz kaptanıyım.
Kötü bir şey yaparak iyi nir şey yaptığını savunmak.
Sahi ben ne anlatıyorum ki?
Listen to Mozart
Yaşantınıza dönme vakti, get up.
Devamını Oku »

22 Haziran 2015 Pazartesi


Bilmiyordum.
Tuhaf bir duyguya kapıldım.
Anılarda yaşayan insanlardan nefret etmeye başlayan duygular.
Etrafımız hayaletlerle çevriliydi.
Güneş günden saklanıyordu ve küçük çukurların üstündeki gölgeli ışınları altın bir göl gibi görünmesini sağlıyordu.
Harap olmuş bir yerde bıraktığım zamanlar yaşadığım her saniyemi almış.
Hatıra güneşi asla batmaz.
Anılardan yollanan çiçekleri anlayacaksın.
Denizaşırı, uzak ve unutulmuş bir yerden sana menekşeler yolluyorum.
Korkuyu günden saklamak.
Hayal edilenler benim için çok daha dehşet verici şeyler barındırıyor.
Düşünmekten alıkoyan ve saatleri dolduran şey senin varlığın.
Başından itibaren inanıyorsak kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet olur.
Artık korku yok.
Gizemli gözüküyor.
Tarihin varolmayan insanıyım.
Ve bütün nisan gözlerinde parlıyordu.
Saçlarında gölgeli güneş ışınları vardı.
Ketenkuşu gibi kahverengi ve yumuşacık görünüyordu.
Birlikte yürünen uzun ve beyaz bir yol.
İnsanlar gerçeğin parçalarını bilir.
Bilgi bir kısmı bilindikçe gereksizdir.
Evrensel bir senfoni sesine işlenmiş.
Bireysel kaderlerle ilgilenmiyorum.
Özgür iradenin yalan olmadığı düşüncesi bence bir saçmalık.
Manipülasyona bağlı değil.
Sadece kaybolan, bulunan anıları başkasında yaşıyor.
Kendindelik nerede?
Gerçekleri yorumlamadan geçmiyor zaman.
İnsanlar kendisinin farkında olmak istemez.
Müzik asla durmayan bir şiir.
Tuşları olan bir çarkta yazılan kelimeler sıcak.
Tarih sayfalarından çıkan duygusal yükseklik seziyorum korktukça.
Kutsal tapınak dışlamış geleceği.
Gerçekten azat eden ilk kişi.
Gelecek bu.
Bizi özgür kılan güç şarkılarla yaşanmakta.
Sinapsis belli bir şekilde ayarlanmalı ve sarılmalı.
Sözcükler tüm nörotransmitterlerin birlikte çalışmasını sağlar.
Nörotransmitlerim durmuş.
Doğa düzeni kensini oldukça hızlı geri çevirir.
Adab-ı muaşeretten ötürü sorulan sorular, bir yalan.
Yarım kalıyor herşey.



Devamını Oku »

8 Haziran 2015 Pazartesi

Mental confusion . Male clown , joke nothingness..

Yaşantının sonsuzluğuna kadar.
Uzak diyarlarda titrek bedeni ve çizgili dallarıyla, pastel renklere aldanmış bir ağaç bir sahil kıyısı sırasında ölümü tadıyor.
Eski asırlık bir metal kronometre.
Yaşadığım saniyeleri, mutlu saniyeleri kaydetmek için kullandığım bu antik saniyelere göre hiç doğmamış birisiyim.
Bir kelebek kadar bile yaşayamamak.
İnsanlar aşkı ayrı ayrı kişilerde bulmak istiyor.
Semai aşk adlandırması ile kutsallık soluyor.
Okyanus, deniz kısacası sudan kaçıyorum; beni boğacağından değil sadece üzdüğünden.
Onunla geçirdiğin anlar zamanın özü gibi.
İki kadeh dolusu şarap
Bir kere yerine defalarca kadeh tokuşturmak böylelikle de aşkları daha iyi birleştirmek.
İnsanlar kabullenmiş ve düşünmüyor.
Aşk dünyadaki en iyi meşguliyettir.
Aslında insanlar artık hiç bir şeyin üzerine düşünmüyor.
Soğuk caddelerde elveda dan başka yankı bulamamak.
Artık kimse aşk üzerine düşünmüyor.
Bazı filmler yeni başlanmış resim gibi başta hiç bir anlam taşımıyor.
Bir kaç ton renklendirme ile sonuca anlam katıyor.
Yazıldığında hiç bir şey anlam ifade etmeyen günün birinde anlatılmayı bekleyen sözcükler var.
Maddeleşmiş ve Aşk'tan mahrum kalmış bir şekilde yaşıyoruz.
Çünkü bizler özgürlüğe ulaşmış insanlarız.
Cinsel özgürlük dahil her tür özgürlükten bahsediyorum.
Bu kötü olabilir.
Aşkın var oluşun acılarını unutturmaya yaradığını öğrendim.
Aşk günümüz dünyasında tehlikede, duygulardan siliniyor.
Aslında sonsuza kadar aşk diye bir şey yoktur.
Aşk bir sonraki romantizme kadar süren romantik anıları geçmişe ekleyen bir duygu döngüsü.
Sonsuza kadar sevme yetisinden yoksunuz.
Yoksun bıraktılar.
Dünya'daki ciddi her şey bana saçma gelir.
Aşk?
Hiç bir söz onu yaşatmaya yetmez.
Eğer mucizenin kendisi sonsuza kadar dayanmıyorsa.
Anlık bir aşk mucizesi sonsuza kadar dayanamaz.
Sonsuz olan aşkın tanımları.
Bu meşguliyet hayatımın izin verdiği ölçüde devam ediyor.
Hayatının izin verdiği ölçüde.
Monoton, tahmin edilebilir ve ayinsel insanlardan sıkıldım.
Edebiyattaki kötü örnekler arasına girmek bile iyi galiba.
Öyle veya böyle yaptın işte.
I'm nobody. I stand by my words. And I am nothing. It must show that it is a lie. If you l me, I fell. if you push me I'll fall.
Devamını Oku »

Antik sevginin saniyeleri.

Duymadığım bir kokuyu sunan sessiz bir şarkı var sanki.
Bir kadının değeri kelimelerden daha fazladır.
Zor bir ziyaretçi.
Görünmez bir cümle hafif adımlarla saklanıyor sanki.
Soyut her şeye sahip gölgeler.
Yazdıklarım yoksul bir bardaki Latin dansı gibi.
Benim rengarenk renklerim karanlıktan ibaret.
Ağaçlar mavi, göl yeşil ve renksiz bir adam.
Pastoral renkler kayıp.
Zaman titriyor.
Geçmiş yıldızların, dönen zamanında tutsak tüm karanlıklar.
Kaybolmuş antik veliaht, yıldız tozları göletin yansıyan gök yüzünde sakin.
Başını önüne eğmiş bir manzara ve ağır yosun kokusu var bu gölette.
Işıklar geri çekiliyor git gel dalgaları gibi.
Nasıl emin olabiliyorsunuz? yaşadığınıza.
En kötü hayal dünyasında yalnızım.
Yaşadığımı bilmemin tek sebebi yaşamıyor olma düşüncelerim.
Gökyüzüne dokuna-bildiğim tek yer su damlaları.
Ya kabus, ya bir rüya; yada bir hiç.
Tatsız Plüton'un şarkısı.
Latin bir kararlılık var bazı şeylerde.
Tutsaklık, tutsak duygulara. 
Haklı çıkarttılar beni tekrardan.
Geceye bir karanlığım.
Aydınlığım siyah, ruhani dünyada.
Yaratılan her şey külleri arzuluyor.
Beceremediğim her şey tek becerim.
Sessizlik aşık olmuş ellerime.
Kelebeğin kanatlarındaki renkler gibi.
Aydınlığın kalın giysileri var ruhunda.
Renklerini görmek isterim.
Biz seninle var olmayan tondaki bir renkle kuşatıldık.
Peri kızının zırhı ve kalkanıyım.
Fısıltılar ile ağırlaşıyor hava.
Fısıltıların aşkı.
Ne ince bir günah.
Tüm bu zamana sahip misin?
Rengarenk dalgaların deniz kızı.
Yarınları dünlerde yaşamak.
Feri sönmüş bir geceydi, cennetin bulutları çok alçakta kasvetli bir sahilde akşamın gölgesi üzerinde boynu bükük bir manzara vardı.
Kaybolmadan önceki günlerdi korku içinde terk edişler başlamıştı.
Tekrarı olmayacak son bir duygu.
Masumiyet var sesinde, ölenlerin çığlıklarını duyuyorum.
Gazete kağıtları ile kapalı pencerem.
Ellerim soğuk korkunç sesler yanımda.
Duyulmayan bir uykuyla beraberim.
Sonu yok gibi sonların.
Rengim siyahın gök kuşağı.
Bir şarkı var sanki dilimde: sözleri hiç olmayan.
Var oluşumda sıkışıp kaldım.
Yapay yaşam zincirini kırıp yeni bir çizelge yarattı.
Sıradanlıklar yazılıyor.
Neyin öncüsüyüm?
Yazdıklarım yoksul bir bardaki Latin dansı gibi.
Bilinmeyen bir dünyada görünmeyen birisi olarak yaşıyorum.
Antik sevginin, ve hiçliğin asırlardır veliahtıyım.
Kelimeler sanki canlı ve uykuda, sihirli bir ses ile uyanmayı bekleyen mısralar.
'' Belkide yalanlar gerçek kadar doğrular. ''
Devamını Oku »

3 Haziran 2015 Çarşamba

Kaos, aşk ve ölüm

Kaosun içinde gibiyim. Islak bir kelebek gibi çırpınan balığa benziyorum.
İlk cümle için dakikalarca bir nokta üzerinde beklemek bir sonraki sayfalarda şekilsiz bir nokta izine rastladığında bu gerçekliği anlamak ve her şekilde bir felsefesel yapı türetmek.
Geçmişte yaşadığımız olayları gelecekte öğrendiğimiz temel veya metamorfoz terimleriyle anlatarak geçmişteki düzensiz anıları düzenlemek. 
Aşkın bozulduğu bir devirde yaşıyorlardı.
Bir kaostan doğan; bir aşk.
Kolera günlerinin duygusal acılarını gösteren bir hikaye.
Hikaye...
Evren gizemini koruyan bir hikaye.
Bana birisini hatırlatan bir yıldız var.
Şarkı notaları gibi bir yaşam;
Yaşamın oluşturduğu şarkılar gibi bir yaşam.
Zayıflarken güçleniyordu görünmeyen bir şeyler.
İki dünyaya ait bir şey var.
Dile ihtiyaç duymayan bir şeylere sahip olduğumuz bir kargaşaydı.
İnsanlar ayrımcılığı tam anlamıyla sürdürüyordu.
Zıt insanlık oluşturmuş ve kansız bir savaş vardı.
Uzak davranış savaşları.
Dışlama, em-pati yoksulluğu.
Zamanın kavramsal sınav sorusu.
Kimsiniz?
Her şeyin bu kadar önemsiz ve düzensiz olması ne kadar korkunç.
Market kapı sensörleri gibi vagina'sı olan kadınlar dolaşıyordu sokaklarda.
Her zaman o kargaşaya rağmen seks düşkünlüğü.
İçinizden hayır demek geçerken evet demek yada bunun tam tersi.
Feri sönmüş bir manzara ve gölgelenmiş bir geceydi.
Son bahar başlangıcı ağaçların çıplaklığını bir nevi ruhlarını gördüğümüz bir zaman.
Tüm insanlığın bir döngü içinde yaşadığına inanan bir öngörü içindeydim.
Bizim kötü olduğumuz zamanlar sanki bizim mutlu günlerimizden birileri faydalanıyor sanki bir mistik-sel güç var ve biz mutsuzken başkalarının mutluluğu için mutsuz olarak bir savaş gösteriyorduk.
Sanki bizler kötü günleri yaşayıp iyi günleri sağlamak için var olan insanlardık.
İki kadeh mutluluk, mutsuzluk ve insansal bir yaşam.
Biz mutsuzluk kadehinde yaşayan insanlardık.
Onlar görebiliyordu karanlığı dışarıdan bir zavallı tanımı olmuştuk onlara göre.
Her ne kadar kadehin en üstüne yüzüp mutluluğu görmeyi başarsak da birileri her zaman bizi geri çekmek için zamanı kullanıyordu.
O kadehten çıkmanın tek yolu yaşamı terk etmekti.
Aşk kelimesinden uzak bu şeyleri söylemek kolay ama zordu.
Yaşantım, hayallerim dalgayı kumun üstünde tutmak gibi.
İnsanlar gerçek olmasını istediği şeylerden kaçıyorlardı.
Tüm güzelliğin arta kalan veliaht-ı bir peri masalı.
Hakkında cinsel olarak hiç bir şey olmayan;
Edebi bir zevk ile sekse karşılık veren bir adam.
Nesneler tanıdıklaştıkça saklanabilirler.
Ama farklı bir bakış açısından baktığında bir anlam kazanabilirler.
Aşk yalanlarla sarılı en aşağılık içgüdülere hitap eden bir duyguydu.
Bir sebep aramaktan yorulmuyoruz.
Neden demelerimiz hiç bitmiyor.
Vücudumda en kötü şiir yazılı.
Yazıyorken kendini piyano çalıyormuş gibi hissediyordu.
Müziğe olan saygımla gözlerim kapalı bir şarkı ile başlamak.
Ve yalnızlığın tekrar yüz üstüne çıkacak olma korkusu.
Ben tamamlanmayacak bir başlangıcın klişe-siyim.
Devamını Oku »