23 Mart 2015 Pazartesi

Bedenimi ruhum ile paylaşmak zorunda olduğum için kızıyorum.
Yada ruhumu bedenim ile.
Yaşamak için yaşıyormuşum gibi geliyor.
Yani yaşayan sadece vücudumun fonksiyonları .
Sanki ruhum ölmüş, yada terk etmiş benliğini; 
Ve sadece vücudumu hareket ettirecek bir parçasını bırakmış. 
Banal oluyorum galiba.
Yanmış ama külleri var, soğuk yada hafif ılık.
Aklımda bir kadınla yaşanacak her an için milyonlarca kelime var.
Söylenmeyi bekleme isteği olmayan sözler.
Göz göze geldik, dakikalarca ılık bir ses ile sen gerçeğe benziyorsun diyebildim; mimikleri ne dediğimi soruyordu bense sadece şiir mırıldanıyordum. 
Kadın otobüse binerken ben hala boşluğa bakıp susuyordum.
Bir kadını ilk gördüğümde tanırım geriye kalan tek şey detaylardır.
Sanki her şeyin vakti çoktan geçmiş gibi. Geç kalmışım her şeye.
Herkes bir cümle arkasına sığınmış ve felsefesi haline getirmiş.
Mesela saçma olan bir söz hayırlısı. . .?
Sizin dilinizde hayırlı veya değil ben hayırlı olmasa da olsun istiyorum.
Gündüz her şey farklı gece ise farklılık soluk. Renksiz bir siyahım.
Neredeyim bilmiyorum. 
Galiba ruhum bedenimde hiç soluklanamadı. 
Bir sohbet sitesine girip dertleşmek istedim, anlattım sadece okudular. 
Okumak anlamak değildi bunu bildiğimi tekrar hatırlattılar.
İşin tuhafı ne anlattım bilmiyorum.
Neden başkalarının hayatında olumlu değişiklik yaratacak düşüncelerim ve fikirlerim kendi hayatımda işe yaramıyor? 
Bazen acaba, acaba kendi hayatım için olan her şeyi başkaları için mi kullandım. Ruhum kendi yaşayacağı güzel günleri bir öneriye dönüştürerek başkalarına söylediğimde yok mu oldu? 
Karanlığa mı teslim ettim bilmeyerek kendimi? 
Neden ruhumun olduğu yeri bilmiyorum. Uzaklıklar gel diye fısıldıyor.
Ne tanrılara benziyorum nede insanlara farklı kelimesinden bile farklıyım.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder