13 Mayıs 2015 Çarşamba

Uyku öncesi huzursuz eden diyaloglarımın kıymetsiz satırları.

Sadece sesler duyuyorum, karanlığın kelebek kanadı sesleri.
Tek ihtiyacım bir hafıza kaybı.
Acımıyor hiç üzüntülerim.
Acıtmıyor tokatlarım.
Acımıyor artık bana benliğim.
Susup izledim sessizce uzaktan beni.
Acıtıyor. . . . 
Bir şeylerin eksik olduğunu düşünme düşüncesi.
Sokaklar duvarlarda kaybedilmiş ruhsuz bedenleri taşıyor.
O kadar çok yanlış ki düşüncelerim, yanlışlık acımasız davranıyor.
Yalnızlık kucakladı ve sildi göz yaşlarını.
Duymak istemiyorum içimdeki kişiliklerin neden tümcelerini.
Bu gün tekrar görüyorum hiç kimse oluşumu. 
Doğduğum günün nefretinin ismiyle kutsanmış ruhum.
Bir köleliğin suskun adımları var ellerimde.
Artık kayıp cümleler.
Bu kadar karanlık mı kelebeğin rengi?
Bu kadar basit mi gecenin gök yüzü?
Bu kadar basit mi bir şarkıyı anlamak?
Bu kadar basit mi yaşananların notalarını yaşamak?
Bu kadar basit değil doğru cümleyi bulmam.
Zor, zor demek kolay, zor olan düşüşler.
Duymak istiyorum şimdi neden diyen sesleri.
İhtiyacım yok bir hafıza kaybına.
Acıyor bana üzüntülerim.
Acıtıyor tokatlarım.
Acımıyor artık bana benliğim.
Susup izledim sessizce uzaktan beni.
Bir cümleye başlamak zor, virgüllerin arasını doldurmak kolay.
Bir başlangıç zor, başlangıcı devam ettirmek göreceli.
Bir yazarak cümleyi tamamlamak kolay, son bulmak zor.
Ellerimi yönetemiyorum zihnimi uyutamıyorum, ben gene bir yazıya son bulamadım, bulamıyorum.
Mumların ışığı üstümde uyurken ben gölgemin üstünde uyumaya gidiyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder